Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler’e yenileri eklendi

Name-i Saadet (Peygamber Efendimizin liderlere gönderdiği mektuplar) Hz. Ali’nin cevşeni, Hz. Ali’nin sarığı, Hz. Fatıma’nın gömleği, Hz. Osman’ın Kur’anı Kerimi gibi birçok yeni emanet restorasyon sonrası Hırka-i Saadet Dairesi’ndeki kutsal emanetlere eklendi.

MUKADDES EMANETLER
İstanbul İslamiyet’in ilk döneminden hatıralar taşıyan, Hz. Muhammed (sav), ashab-ı kirâm ve Haremeyn’e ait “emânât-ı mübâreke” veya “emânât-ı mukaddese” adı verilen eşyanın önemli bir kısmını bünyesinde barındırmaktadır. Osmanlılar doğrudan Hz. Peygamber’in sünnetine bağlılığın işareti sayılan kutsal emanetlerin İstanbul’da toplanmasına önem vermiş, Resul-i Ekrem’e ait olmayan eşyalarla karışmasını önlemek için de tahsis ettikleri özel mekânlarda muhafaza altına almışlardır.
İslam’da Allah’a imana ulaşmanın yolu olan Resul-i Ekrem’e imanı, onu yakından tanımayı, şahsiyetine güven duymayı, yaptıklarıyla söylediklerini benimsemeyi ve bunları kişinin kendi dünyasına mal etmesini gerektiren bir duygudur. Kur’an-ı Kerim bir kimsenin Allah’ı sevip sevmediğinin ölçüsünü Hz. Peygamber’e uyup uymadığıyla, onu örnek alıp almadığıyla ilişkilendirmekte ve bunu onun dilinden söyletmektedir.1 Hz. Peygamber’in örnekliğini sadece dinî etkenlere göre değil, hatırasına duyulan derin saygı ve ona karşı beslenen vefa duygusu ile ilgili olduğunu düşünen ashap ile ardından gelen nesiller, Resul-i Ekrem’e ait veya kullandığı eşyaları büyük bir titizlikle korumuş; Hz. Yakub’un ağlamaktan görmez hâle gelen gözlerinin Hz. Yusuf’un gömleğini sürmesiyle iyileşmesi örneğinden hareketle2 şifa ve teberrük amacıyla kullanmışlardır.

Yorum yapın

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.