İvaz Fakih, Çamlıca’da medfun gönül sultanı

İstanbul’da Üsküdar ilçesinin incisi, İstanbul’un en değerli seyir tepelerinden Büyük Çamlıca’yı ziyaret ettiğinizde, restoranların hemen yanı başında İvaz Fakih’in türbesini göreceksiniz. Bölge,,, Çamlıca Baba olarak bilinen kişi olduğu değerlendirilen Şeyh’ten almıştır adını.

İvaz Fakih’in Horasan’dan gelen gazi erenlerden olduğu rivayet edilmektedir.

İvaz Fakih hazretlerinin türbesi, Büyük Çamlıca‘nın en yüksek yeri olan Sefa Tepesi‘nde  İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri’nin içerisindedir.

Etrafını alçak bir duvar ile demir parmaklığın çevirdiği bu açık türbenin baş ve ayak uçlarında birer servi ağacı bulunmaktadır.

Kabrinin baş taşında yeni yazı ile şu yazmaktadır:
Hüve’l-Baki
Hicri 735’te vefat eden
mazanneden İvaz Fakih
kudduse sirruhunun
10.10.1944’te Bay Zeynel Alantar
tarafından kabri yaptırıldı.


Ayak taşında ise ise daha evvel şu yazı bulunmaktaydı:

“1957 yılında Belediyece onarılmıştır.”

Orhan Gazi zamanında Hereke, Tavşancıl, Gebze, Darıca, Tuzla, Pendik, Kartal ve Maltepe kaleleri, 730 (1329) tarihinde, şimdiki Gebze’nin güneybatısında bulunan Pelekonon Ovası’nda yapılan savaş sonucu zaptedilmiş ve Türk Ordusu Merdiven Köyü’ne kadar ilerlemişti. Buradaki İmparator Av Köşkü, Orhan Gazi tarafından bir Ahi Dergahı haline getirilmişti.

Bir fütüvvet yolu olan Ahiler o çağlarda Osmanlılar’ın beşinci kolu, gizli bir örgütü idi. Bunlar yabancı ülkelerden haber sağlarlar ve düşmanı gozetlerlerdi. Bu dergahın şeyhlerine de resmen Bizans’ı gözetlemek vazifesi verilmişti. Bunlar, Gözcü Baba, Gül Baba, Ali Baba, Balcı Baba, Mah Baba, Eren Baba, Şahkulu Baba, Yörük Baba, Sancaktar Baba, Mansur Baba, Semerci Baba, Garipce Baba, Buhur Baba, Kartal Baba ve Çamlıca Baba gibi kimselerdi. Bunların büyük bir kısmı, sonradan siyasi durumun değişmesi neticesinde şehid olmuşlar ve bulundukları yerlere gömülmüşlerdi. Bir fıkıh bilgini olan İvaz Fakih’in bunlardan biri olduğu sanılmaktadır. Şehid olan kimsenin bulunduğu yere gömülmesi eski bir adettir. Süleyman Şah’ın Bolayır’da; İstanbul’un fethi sırasında ve sokak muharebeleri esnasında şehid duşenlerin yol kenarlarına gömülmesi bu yuzdendir.

730 (1329) tarihinde kazanılan muharebe neticesi, Türk öncü kuvvetleri Çamlıca Tepeleri’ne kadar gelmişlerdi. Bu sıralarda Orhan Gazi, Çamlıca havalisini de içine alan, fakat gerçek hudutları bilinmeyen geniş bir bölgeyi Doğancılarına tımar olarak vermişti. Tımar, Akşahin ve Akdoğan isimlerinin karşılığı olan Laçin ismini taşıyordu. Laçin Tımarı, sonradan gelen padişahlar tarafından da kabul edilmiş ve yenilenmiştir. Bu hükmün, Yıldırım Bayezid (791-804)(1389-1402) tarafından verildiği ve oğlu İsa Çelebi zamanında ve 805 (1402-3) tarihinde yenilendiği de ileri sürülmektedir.

Büyük tarih yazarı İbrahim Hakkı Konyalı, bir mecmuaya yazdığı yazıda Laçin Tımarı’nın anlamını anlatmakta ve bu arada da; “Yıldırım Bayezid doğancılarına tahsis ettiği Üskudar’ın doğusundaki yerlerden Çamlıca’daki bir çiftliği, İvaz Fakih isminde bir alime vermiş ve onu her çeşit vergiden muaf tutmuştu. Oğlu İsa Çelebi de hicri 805 tarihli bir hükümle babasının emrini teyid etmiştir….” demektedir. Aynı yazıda, eski Ayasofya mutevellisi Derviş Çelebi tarafından yapılan Kocaeli’nin Gebze Kazası’na bağlı bir köy olduğu kaydedildikten sonra, “….. bu köyün Çelebi Sultan Mehmet tarafından İvaz Fakih’e verildiği ve onun da tevliyeti (vakıf işlerinin idaresi) evladına geçmek şartıyla vakfettiği, İvaz Fakih’ten sonra burasının oğlu Ali’ye, daha sonra bunun oğulları Ahmet, Mahmut ve Hızır’a geçtiği ve tahrir zamanında burasının Hızır’ın oğullarından Mahmut’un tasarrufunda bulunduğu….” kaydedilmiştir.

Bu açıklamalara gore, İvaz Fakih’in sonradan konulan şahidesi uzerindeki vefat tarihinin doğru olmaması icap eder. Çelebi Sultan Mehmet zamanında ve 822 (1419) tarihinde sağ olduğu görülen İvaz Fakih’in şahidesindeki 735 (1334-35) tarihi arasında 87 senelik bir fark vardır.

Vakflar Genel Müdürlüğü’nde bulunan bir vakfiyeye göre, 5 Osmanlı padişahı olan 1. Mehmed / Çelebi Sultan Mehmet (1413-1421) (I. Bayezid’ın oğludur) kendi Şeyhi olan İvaz Fakih’e iki Çamlıca arasını temlik (mülk olarak verme) etmiştir. İvaz Fakih de bu yerleri vakfetmiştir. Kısıklı Ceşmesi’nin ilk banisinin de bu zat olduğu söylenir.

İstanbul Ansiklopedisi’ndeki Çamlıca Bektaşi Tekkesi adlı yazıda, “İstanbul fethinden bir asır kadar evvel Çamlıca Baba adında bir derviş tarafından kurulduğunu tahmin ediyoruz. Yani bu tekke ismini kurulduğu tepeden almamış, tepe, tekkeye ve banisine nisbetle isimlendirilmiştir” denilmektedir. Tabi bu tekke artık ne yazık ki yok, bilinen tekkenin 1925 yılında yıktırıldığıdır.


Kaynaklar:
1-https://www.evliyalar.net/ivaz-fakih/
2 – “Osmanlı Vakıf Sisteminde “İstibdal” Uygulaması; Çamlıca’da İvaz Fakih Vakfı Örneği,  Yazar: İlhami Yurdakul  “

Yorum yapın

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.