Tebrikler bu yazıyı okuyarsanız ya çevrenizdeki bir YALAN hastasını kurtarmak için adım atıyorsunuz ya da YALAN hastalığından kurtulmak istiyorsunuz..
Hoşgeldiniz güzel yürekli insan…
Yalan üzerine söylenecek çok şey var aslında. Yalanın kişiye kaybettirdikleri, çevresine kaybettirdikleri ve niceleri.
Bunları iyi kötü herkes biliyor, mesele çözümünde.
YALANIN SEBEBİ…
İlk tavsiyemiz YALAN‘ı ortaya çıkaran sebeplerin bulunmasıdır. Çocuk ya da bir yetişkin her konuşmasında ‘bir doğruyu‘ daha süslü göstermek için bile yalan söylemeye başlamışsa hemen durup kendisini yoklamalıdır.
Bu yazıyı fazla uzun tutup, sizleri sıkmayacağız, az ve öz.
Çocuk ya da yetişkinler genellikle yalanı, bulundukları zor durumdan bir an önce kurtulmak ya da haketmediği bir şeye bir an önce kavuşmak veya kafalarındaki bir hedef bir an önce varabilmek için söylüyor. Bunların hepsi kısa vadede yalan söyleyen kişiye sanki kazanmış hissi yaşatsa da, her yalan bir şekilde ortaya çıkıyor. Ortaya çıkan gerçekler, yalan söyleyen kişiye karşı insanların güvenini kaybettirmesi yanında; yalanları açığa çıkan kişinin de depresyona girmesine neden olabiliyor.
O halde ne yapmalı !!
Çocuğunuz veya dostunuz veya eşinizin yalan söylediğini düşünüyorsanız ona doğruları rahatlıkla anlatabileceği, tepki görmeyeceği, güven ortamı sunun. Bu ortamda her ne anlatırsa anlatsın onun yanında olduğunuzu özellikle vurgulayın.
Eğer sizin bir yalan sorununuz var ise, cesaretinizi toplayın ve ailenizin, eşinizin karşısına geçin. Zira yalanlarla bir ömür geçmez ve muhakkak kaybedersiniz. Zararın neresinden dönerseniz kardasınız. Karşınızdaki kişiye, “Sana anlatacaklarımı, anlatıp – anlatmama noktasında çok düşündüm. Yaptığım hatalardan gerçekten pişmanım ve bunu sizinle paylaşmak; sizin desteğinizi almak istiyorum” deyin. Bunun için en doğru ortam ve psikolojik olarak sizin ve karşınızdakinin en rahat/huzurlu olduğu anı tercih edin. Yaşadıklarınızı, sizi yalana sürükleyen olayları ve söylediklerinizi dürüstçe anlatın. İlk paylaşımınızı/doğrularınızı en sevdiğiniz aile fertlerine; anne ve babanıza yapın. Çocukluğunuzdan itibaren sizi kıran, hayal kırıklığına uğratan olayları anlatın. Yalan söylediğiniz durumlarda aslında ne olsaydı yalan söylemezdiniz bunu karşınızdakine söyleyin.
İŞTE YALAN’DAN KURTULMANIN 8 ALTIN KURALI
1. ELEŞTİRİYE AÇIK OLUN. Eleştirilmekten korkup korkmadığımızı tespit etmek önemli. Korkuyorsak bu korkuyu üzerimizden atmaya çalışmalıyız. Alınganlığı bırakıp bize yöneltilen her eleştiriyi kendimizi geliştirme adına bir fırsat gibi görmeliyiz.
2. CESUR OLUN. Önemli bir adım da her şeyi göze alarak doğruyu söyleme cesaretini göstermektir. Bunun için geçmişte ve bugün söylediğimiz yalanları gözden geçirmek iyi bir başlangıç.
3. ANALİZ EDİN. Söylenilen yalanlarla nelerin gizlendiğini, yalanların arkasındaki korkuları, endişeleri, kazanımları gözden geçirmeliyiz..
4. NELER KAYBETTİNİZ DÜŞÜNÜN. “Yalan söylediğimizde neler kaybettik? Bizi yalan söylemeye teşvik eden kazanımları, doğruyu söyleyerek de elde edebileceğimiz yollar var mı?” Bu soruların muhakemesini yapmalıyız.
5. ÖNCE EN ÇOK SÖYLEDİĞİNİZ YALANDAN KURTULUN. Sıklıkla söylenilen bir yalan varsa, önce ondan kurtulmayı denemeliyiz.
6. O ANLARI YENİDEN DÜŞÜNÜN VE DOĞRUYU SÖYLEYİN. Eskiden yalan söylediğimiz anları hayalimizde canlandırarak sanki o anı ilk kez yaşıyormuş gibi karşımızdakine doğruyu söyleyerek bu hatayı düzeltebiliriz.
7. DOĞRU SÖYLEMEK İÇİN İLK ADIMI ATIN. Unutmayalım ki dünyaya bir yalancı olarak gelinmez. Kendimizi “ben yalancıyım” diye etiketlemek yerine “bu güne kadar zaman zaman yalan söylediğim anlar oldu. Bu, hiçbir zaman doğru söylemediğim anlamına gelmez” şeklinde telkin edebiliriz.
8. HATA YAPMAKTAN KORKMAYIN. Şunu unutmayın HATA İNSANA MAHSUSTUR ve HERKES HATA YAPABİLİR. Önemli olan tekrara düşmemek için çaba sarf etmektir. İnsanlar ne hata yaparsa yapsın dürüstçe anlatan insanları sever. Belki ilk önce biraz kızabilirler ama emin olun arkanızdan “Hata yapabiliyor ama dürüstçe söyleyebiliyor” der ve sizleri takdir eder.
Yalan söyleyen insan çirkindir ve gittikçe de çirkinleşir; DOĞRU söyleyen DÜRÜST İNSAN ise günden güne değer kazanan pırlantadır.
Yalan hastalığından kurtulmak için ilk önce sizin bundan gerçekten rahatsızlık duymanız gerekir. Bu konuda bir psikolojik destek de alabilirsiniz. Bir psikolojik tedavi almadan da bu illetten kurtulan tonlarca insan olduğunu; bu konuda asıl karar verecek kişinin siz olduğunuzu unutmayın.
KUR-AN’I KERİM’DE YALAN’A DAİR AYETLER:
Bakara(*) Sûresinin 10 . Ayetinde
Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap vardır.
Bakara(*) Sûresinin 39 . Ayetinde
İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
Bakara(*) Sûresinin 87 . Ayetinde
Andolsun, Mûsâ’ya Kitabı (Tevrat’ı) verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryemoğlu İsa’ya mucizeler verdik. Onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?
Bakara(*) Sûresinin 102 . Ayetinde
Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Halbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi.
Âl-i İmrân(*) Sûresinin 11 . Ayetinde
(Bunların durumu) Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin durumu gibidir: Âyetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarıyla yakaladı. Allah azabı çok şiddetli olandır.
Âl-i İmrân(*) Sûresinin 61 . Ayetinde
Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lanetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”12
Âl-i İmrân(*) Sûresinin 75 . Ayetinde
Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle *** emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, “Ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur” demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.16
Âl-i İmrân(*) Sûresinin 78 . Ayetinde
Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab’dan olmadığı halde Kitab’dan sanasınız diye (okudukları) Kitap’tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, “Bu, Allah katındandır” derler. Halbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.
Âl-i İmrân(*) Sûresinin 94 . Ayetinde
Artık bundan sonra Allah’a karşı kim yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.
Âl-i İmrân(*) Sûresinin 137 . Ayetinde
Sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.
Enam Suresinin 116. Ayetinde
Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.
Hadi şimdi kendinize BÜYÜÜÜÜÜÜK bir İYİLİK yapın ve ilk adımı atın….