Zekat, belirli bir malın bir kısmının Allah rızası için dinen zekât alabilecek durumdaki muayyen kişilere verilmesi demektir.
Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...” (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nur, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); “Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir.” (Tevbe,9/103) buyrulmaktadır.
Zekât kimlere farzdır?
Müslüman, hür, akıllı, büluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı mahiyette yani kazanç sağlayıcı nitelikte ve üzerinden bir yıl geçmiş nisap miktarı mala sahip olması gerekir.
Zekât kimlere verilmez?
Zekât ve fitrenin, Tevbe suresinin 60. Ayetinde sayılanlar dışında kalan kişi ve kuruluşlara verilmesi caiz değildir. Ayrıca zekât verilecek kişi, bu şartları taşısa bile zekât mükellefleri;
Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına,
Oğul, oğlan çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına,
Müslüman olmayanlara,
Karı – koca birbirlerine, Zekât veremez.
ZEKAT KİMLERE VERİLİR ?
Zekatın verileceği kimseler Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiştir. Bunlar; fakirler, miskinler, zekat toplamakla görevlendirilen memurlar, müellefe-i kulub adı verilen kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseler, esaretten kurtulacaklar, borçlu düşenler, Allah yolunda cihada koyulanlar ve yolda kalmış olanlardır (Tevbe, 9/60).
Fakir ve miskin, temel ihtiyaçları dışında herhangi bir maldan nisab miktarına sahip olmayan kimsedir. Ancak temel ihtiyaçları dışında, ister artıcı (nami) vasıfta olsun ister artıcı vasıfta olmasın, herhangi bir maldan nisap miktarına sahip olan kimse fakir veya miskin kapsamında olmadığından ona zekat verilmez (İbnü’l-Hümam, Fethu’l-Kadir, Beyrut 1424/2003, II, 266).
Borçlu, kul hakkı olarak borcu olan ve borcunu ödeyeceği maldan başka nisab miktarı malı bulunmayan kimsedir (İbnü’l-Hümam, Fethu’l-Kadir, Beyrut 1424/2003, II, 268, 272).
Yolda kalmış kimse, sürekli yaşadığı yerde malı bulunsa bile, çıktığı yolculukta parasız kalıp parasına ulaşma imkanı bulamayan, başka bir deyişle, parasızlıktan yolda kalmış ve memleketine dönemeyen kimsedir. Bu kimseye, malının bulunduğu yere dönmesine ve dönünceye kadarki ihtiyaçlarını gidermesine yetecek kadar zekat verilebilir (Kasani, Bedaiu’s-Sanai, Beyrut 1406/1986, II, 43-46).
ZEKATA DAİR SORULAR VE YANITLARI İÇİN TIKLAYIN
Kaynak: DİYANET